Son dakika haberi… Bakan Kurum: ‘Çarpık yapılaÅŸmayı ortadan kaldırmış ve dönüşümü tüm unsurlarıyla gerçekleÅŸtirmiÅŸ bir Türkiye istiyoruz’
|Çevre ve Åžehircilik Bakanı Murat Kurum, ‘TBMM Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemleri AraÅŸtırma Komisyonu Toplantısı’na katıldı.(11)Çevre ve Åžehircilik Bakanı Kurum, Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemleri AraÅŸtırma Komisyonu’nda konuÅŸtu: (1)’Biz bakanlık olarak, depremle mücadeleyi sadece bir istikbal mücadelesi olarak deÄŸil, dahası istiklal mücadelesi olarak görüyoruz. Depremle mücadele terörle mücadele kadar önemlidir. Bir milli güvenlik meselesidir. Hatta terörün ve savaÅŸların bile bu millete yapamadığını, maalesef deprem yapabilir diyoruz”Bugün ülkemizde 17 milyon bina var. 28,6 milyon konut var. Yaklaşık 6,7 milyonu riskli. Bunun da yaklaşık 1,5 milyonunun acil dönüşüme girmesi gerekiyor. Yine; depremin merkezi olan İstanbul’da 1,2 milyon bina ve 6,1 milyon konut, 1,1 milyon iÅŸ yeri bulunuyor. İstanbul’umuzda da riskli 1,5 milyon konut var. Bunlardan da 300 binini çok acil bir ÅŸekilde, el birliÄŸiyle dönüştürmemiz gerekiyor”İnÅŸaat ve gayrimenkul sektörünü daha da ileriye taşıyacak çok önemli bir projeyi hayata geçiriyoruz. Bundan böyle inÅŸa edilen bütün yapıların kimlik kartı olacak. 2021 yılının ikinci yarısından itibaren uygulamaya baÅŸlayacağımız Bina Kimlik Sistemi (BKS) ile tamamlanan her yapıya sertifika niteliÄŸinde QR kodu ve elektronik etiket verilecek’Çevre ve Åžehircilik Bakanı Murat Kurum, ‘Biz bakanlık olarak, depremle mücadeleyi sadece bir istikbal mücadelesi olarak deÄŸil, dahası istiklal mücadelesi olarak görüyoruz. Depremle mücadele terörle mücadele kadar önemlidir. Bir milli güvenlik meselesidir. Hatta terörün ve savaÅŸların bile bu millete yapamadığını, maalesef deprem yapabilir diyoruz.’ ifadesini kullandı. TBMM Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemleri AraÅŸtırma Komisyonu, AK Parti Sakarya Milletvekili Recep UncuoÄŸlu baÅŸkanlığında toplandı.Bakan Kurum, komisyonda sunum yaptı. Türkiye’nin yüzde 66’sının deprem riskli alanlarda yer aldığını, son bir asırda 90 bin vatandaşın depremlerde hayatını kaybettiÄŸini belirten Kurum, bugün itibarıyla bakıldığında; nüfusun yüzde 70’inin ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75’inin deprem tehlikesi altında olduÄŸunu söylemenin mümkün olduÄŸunu belirtti. Meydana getirdiÄŸi hasar ve can kaybı açısından yüzde 61’lik bir oranla deprem afetinin, Türkiye’de yaÅŸanan afetler içerisinde birinci sırada yer aldığını, bundan sonra heyelanlar ve taÅŸkınların geldiÄŸini vurgulayan Kurum, Kandilli Rasathanesi verilerine göre, Türkiye’de ortalama 18 ayda bir 6,0 ile 6,9 büyüklüğünde depremin meydana geldiÄŸini söyledi. Kurum, son 100 yılda Adana, Erzurum, Varto, Bingöl, Tokat, Erzincan, Van, Kütahya ve Afyonkarahisar Dinar, Elazığ ve İzmir depremlerinin yaÅŸandığını anımsatarak, ‘Hele hele 17 AÄŸustos’ta, yüzyılın depremini yaÅŸadık. 18 bin canımızı kaybettik. Ben bu vesileyle tüm deprem ve afetlerde hayatını kaybeden vatandaÅŸlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.1509 İstanbul depremi kayıtlarda ‘küçük kıyamet’ olarak geçmektedir. Anadolu coÄŸrafyası, maalesef ‘küçük kıyamet’ten ‘büyük İstanbul depremine’ doÄŸru yol almaktadır. Son 60 yıllık istatistiklere bakıldığında; doÄŸal afetlerin ülkemizde neden olduÄŸu doÄŸrudan ve dolaylı ekonomik kayıpların, bugünkü gayrisafi milli hasılanın yüzde 3’ü kadar olduÄŸu görülmektedir.’ diye konuÅŸtu. Kocaeli Depremi sonrasında ekonomik kayıplara iliÅŸkin milyar dolarlar mertebesinde maliyetler ortaya konulduÄŸunu ifade eden Kurum, depremler sonrasında yaÅŸananları anlattı.- ‘Depremle mücadele terörle mücadele kadar önemlidir’ Dünya genelinde ve Türkiye’de gördükleri iyi uygulamaların afet risk yönetiminin çok paydaÅŸlı, çok katılımlı, çok güçlü mekanizmalarla baÅŸarıya ulaÅŸtığını kendilerine gösterdiÄŸini anlatan Kurum, şöyle devam etti’Kesin çözüm, yönetim deÄŸil yönetiÅŸimdedir, ayrı ayrı deÄŸil birlikte yönetmektedir, ortak akıldadır, ortak eylemdedir. Biz diyoruz ki ÅŸehirlerimizi depreme karşı hazırlamanın iki temel yolu vardır: İlki mevcut yapı stokunun iyileÅŸtirilmesi, güçlendirilmesidir. İkincisi ise yapı üretim sürecinin denetlenmesidir. İlki, mevcut olumsuzluÄŸu azaltırken, ikincisi geleceÄŸi kazanmakla ilgilidir. Biz bakanlık olarak her iki yolu da önemsiyor, her ikisine de eÅŸit deÄŸer veriyoruz, çalışmalarımızı da bu iki baÅŸlıkta ÅŸekillendiriyoruz. Siz kıymetli vekillerimize de ÅŸunu söylüyoruz. Biz bakanlık olarak, depremle mücadeleyi sadece bir istikbal mücadelesi olarak deÄŸil, dahası istiklal mücadelesi olarak görüyoruz. Depremle mücadele terörle mücadele kadar önemlidir. Bir milli güvenlik meselesidir. Hatta terörün ve savaÅŸların bile bu millete yapamadığını, maalesef deprem yapabilir diyoruz.’ Bu sebepten, bu meseleyi bir kurtuluÅŸ savaşı olarak görmenin herkesin asli vazifesi olduÄŸunu ifade eden Kurum, çünkü milletin canından daha mukaddes bir ÅŸeyin olmadığını söyledi. Kurum, ‘Bugün ülkemizde 17 milyon bina var. 28.6 milyon konut var. Yaklaşık 6.7 milyonu riskli. Bunun da yaklaşık 1.5 milyonunun acil dönüşüme girmesi gerekiyor. Yine; depremin merkezi olan İstanbul’da 1.2 milyon bina ve 6.1 milyon konut, 1.1 milyon iÅŸyeri bulunuyor. İstanbul’umuzda da riskli 1.5 milyon konut var. Bunlardan da 300 binini çok acil bir ÅŸekilde, el birliÄŸiyle dönüştürmemiz gerekiyor.’ dedi.’Kentsel dönüşüm kapsamında bugüne kadar 16.5 milyar lira kaynak kullandık’ Türkiye’de kentsel dönüşüm çalışmalarına deÄŸinen Kurum, ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu: ‘CumhurbaÅŸkanımızın, 2012 yılında, her türlü siyasi bedeli göze alarak İstanbul’dan baÅŸlattığı kentsel dönüşüm seferberliÄŸimizi; ‘Türkiye’nin Her Yerinde Kentsel Dönüşüm’ hedefiyle daha da hızlandırdık. Temel ilkelerimiz; yerinde, gönüllü ve hızlı dönüşüm. Her yıl 300 bin konut olmak üzere acil dönüşmesi gereken 1.5 milyon konutun dönüşümünü 5 yıl içinde bitireceÄŸiz. Åžu an; 81 ilimizde, 922 ilçemizde riskli yapı, riskli alan ve yenileme çalışmalarımız kapsamında 1 milyon 500 bin konutun dönüşümünü tamamladık. Kentsel dönüşüm kapsamında bugüne kadar 16.5 milyar lira kaynak kullandık. DiÄŸer taraftan TOKİ BaÅŸkanlığımızla 19 yıl içinde 180 milyar TL yatırımla 1 milyon konut ve 21.764 sosyal donatı ürettik. Toplamda kentsel dönüşüm ve sosyal konut anlamında 2.5 milyon konutu vatandaÅŸlarımıza teslim ettik. Bu da 10 milyon vatandaşımızın can ve mal güvenliÄŸini teminat altına almak demek. Åžu anda da; sahada, ülke genelinde yatırım deÄŸeri 81 milyar TL olan 272 bin 261 sosyal konut ve kentsel dönüşüm konutumuzun inÅŸası devam ediyor. Son iki yıl içinde de toplam 80 bin konutun teslimini yaptık.Yine 67 il ve 140 projede baÅŸlatılan 50 bin sosyal konutun ve 81 ilde 262 ayrı projede yaptığımız 100 bin sosyal konutun inÅŸaatları hızla devam ediyor. Eskiden, 90’lardan önce, özellikle inÅŸaat mühendislerinin çok kullandıkları bir kavram vardı. Yapılan binalar için yeterli miktarda ‘yapı polisi’ atanmalı denirdi. İşte biz yapı denetim sistemimizle 2001 yılından bugüne kadar 800 bin binamızı denetledik. Bu binalarda yaklaşık 6.1 milyon bağımsız bölüm var. Halen 400 bin binanın denetimine ise devam ediyoruz. Åžu ana kadar kamu ve özel sektör eliyle yapılan kentsel dönüşümle, TOKİ konutlarımızla ve yapı denetim sistemimizle ülkemizdeki binaların %55’ini güvenli hale getirdik, 45 milyondan fazla vatandaşımızı güvence altına aldık.”Bundan böyle inÅŸa edilen bütün yapıların kimlik kartı olacak’ Kentsel dönüşümün önündeki tüm engelleri ortadan kaldırmak için geçtiÄŸimiz 2 yıl içerisinde; tüm siyasi partilerin ortak mutabakatıyla kanuni düzenlemeler yaptıklarını anımsatan Kurum, bu düzenlemeleri anlattı. Kurum, bundan böyle inÅŸa edilen bütün yapıların kimlik kartı olacağını söyledi. 2021 yılının ikinci yarısından itibaren uygulamaya baÅŸlayacakları Bina Kimlik Sistemi (BKS) ile tamamlanan her yapıya sertifika niteliÄŸinde QR kodu ve elektronik etiket verileceklerini belirten Kurum, ‘Teknolojik bir levha halinde binaya monte edilecek sertifika sayesinde o binanın teknik bilgilerine rahatlıkla ulaşılabilecek. Bina Kimlik Sistemine dahil olan binalarda yapı denetimi daha kolay gerçekleÅŸtirilecek. Binada izinsiz yapılmak istenen deÄŸiÅŸiklikler engellenecek ve bu sayede mimari kirliliÄŸin önüne geçilmiÅŸ olacak.’ dedi.Murat Kurum, binaya yerleÅŸtirilecek elektronik etiket sayesinde bina bilgilerine 50 metre mesafeden dahi ulaşılabileceklerini vurgulayarak, ÅŸunları söyledi: ‘Böylece yangın ve deprem gibi afet anlarında bina kat planları, yapının genel verileri ve yapıda ikamet eden vatandaÅŸ bilgilerine çok kısa sürede eriÅŸilebilecek. Bina kimlik sistemiyle binalarda kullanılan malzeme bilgilerinin depolanarak inÅŸaat sektörünün faydalanabileceÄŸi bir bilgi havuzu oluÅŸturulmasını da hedefliyoruz. Bu sayede binayı satın alacak ya da kiralayacak vatandaÅŸların önceden bina hakkında genel bilgilere eriÅŸmesi saÄŸlanmış olacak.Bu yılın sonuna kadar 100 bin binanın bu sisteme geçmesini saÄŸlayacağız. Bina kimlik sistemi hem depremle mücadele de önemli bir kilometre taşı olacak hem de yurt içinde ve yurt dışında gayrimenkul sektörümüze olan güveni tazeleyecek, ülkemize katma deÄŸer saÄŸlayan yenilikçi bir ürün olacaktır. Nisan ayı içerisinde; bakanlıklarımız, özel sektörümüz ve yerel yönetimlerimizle birlikte, deprem dönüşümü ile ilgili çok kıymetli olan bu projemizi milletimizle paylaÅŸacağız.’Elazığ’da incelemelerde bulunduÄŸunu ifade eden Kurum, ‘Elazığ depremini; olay yerine intikal, arama kurtarma, enkaz kaldırma, hasar tespit, vatandaÅŸlarımızın tahliyesi, yeni konut yer tespiti ve inÅŸaat çalışmalarının hızlıca baÅŸlaması anlamında bir milat olarak görmemiz gerektiÄŸini, siz deÄŸerli milletvekillerimize özellikle ifade etmek istiyorum.Yine Elazığ depremi; insan ve ekipman anlamında Türkiye’nin en büyük kurtarma, lojistik ve inÅŸa operasyonu olmuÅŸtur. İlk andan itibaren, tüm bakanlıklar olarak, yaraları sarmak için yoÄŸun bir çaba içerisinde olduk. Devletimizin her türlü maddi imkanını seferber ettik.’ diye konuÅŸtu. Kurum, Elazığ ve Malatya depremi sonrasında yapılan çalışmaları anlatarak, ÅŸu anda Elazığ’da, Cumhuriyet tarihinin en büyük, en kapsamlı, en hızlı deprem dönüşümünü gerçekleÅŸtirdiklerini ifade etti. İzmir depremi sonrası yapılan çalışmaları da anlatan Kurum, ‘Depremden hemen sonra hızlı bir ÅŸekilde hasar tespit çalışmalarımızı tamamladık. İzmir tarihinin en büyük kentsel dönüşümünü vatandaÅŸlarımızın rızası çerçevesinde yerinde ve hızlı bir ÅŸekilde baÅŸlattık. TOKİ eliyle toplam 5 bin konut inÅŸa ediyoruz. İzmir depreminden en çok Bayraklı ilçesi Adalet, Salhane, Manavkuyu ve MansuroÄŸlu Mahalleleri etkilenmiÅŸtir. Bu mahallelerde 75.400 metrekarelik 7 alanda yerinde dönüşüm uygulamaları gerçekleÅŸtiriyoruz.’ dedi. İstanbul’da kentsel dönüşüm çalışmalarına deÄŸinen Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Kuzey Anadolu Fay hattı nedeniyle, İstanbul’da minimum 7 maksimum 7.5 büyüklüğünde bir depremin olacağını bugün artık bilim camiamız baÅŸta olmak üzere herkes ifade ediyor ve en çok Avrupa yakasının kıyı kesimlerinin etkileneceÄŸine dair de bilimsel veriler var. Özellikle birlikte çalıştığımız bilim insanları bize, ‘Marmara Kıyı ÅŸeridinde bulunan 17 ilçenin de tsunamiden etkilenmesi gibi bir manzara olabilir’ diyorlar. Bazı bilim insanları, ortaya deprem modelleri koyuyorlar. Kırılmanın baÅŸlangıç noktası ve kırılma yönünün önemi çok büyük. Birinci olasılık kırılmanın batıdan baÅŸlayıp doÄŸuya doÄŸru, ikinci olasılık kırılmanın ortadan baÅŸlayıp iki tarafa doÄŸru olması.Üçüncü olasılık da kırılmanın doÄŸudan baÅŸlayıp batıya doÄŸru ilerlemesi varsayımlarına dayanıyor. Buna göre hesaplamalar yapılıyor. OluÅŸacak hasar ve kayıplar maalesef her ÅŸart altında trajik.Yine, birlikte çalışma yaptığımız iyimser hocalarımız bize, ‘İstanbul kıyılarında büyük bir gerilim birikmesi var. Åžanslı isek, biriken bu gerilim birden fazla küçük depremle dağılır ve ortadan kalkar’ diyorlar. Hasılı kelam, depremden tsunamiye, İstanbul’un jeolojik ve jeofizik durumundan binalardaki mühendislik uygulamalarının yeterliliÄŸine kadar her alanda, olası İstanbul depremine çalışıyoruz. Bugün medeniyetimizin baÅŸkenti İstanbul’umuz; acil durum sinyali veriyor. İstanbul’un özellikle eski yerleÅŸimleri; göç nedeniyle denetimsiz yapılmış, ‘ben yaptım oldu müteahhitliÄŸi’nin ve ‘başımı sokacak bir yerim olsun’ psikolojisinin bir sonucu oluÅŸan mühendislik hizmeti almamış yapılardan müteÅŸekkil yerlerdir. ‘Az evvel İstanbul’un kıyı ÅŸehirlerini vuracak dediniz, ÅŸimdi de İstanbul’un her yeri riskli diyorsunuz’ diyebilirsiniz. Bakın bunun en son örneÄŸini İzmir’de gördük. Deprem 6,8 büyüklüğünde Sisam’da oldu, 70 kilometre uzakta zemin sorunları ve bina sorunları nedeniyle 500 tane binada ağır ve orta hasar oluÅŸtu. Bayraklı ve çevresinde. Demek ki bir kentte deprem riskleri hesaplanırken fay hattına uzaklık avantaj olsa da; iç kesimlerdeki yapıların durumu ve zeminleri de çok çok önemli. Ama tabii ki; faya yakınlığı itibariyle Avrupa yakasında Silivri, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Bakırköy, Zeytinburnu, Fatih; Anadolu Yakası’nda ise Maltepe, Kadıköy’ün sahilleri, Kartal, Tuzla hepsinden daha sıkıntılı.’ (Sürecek)
Bir önceki yazımız olan Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemleri Araştırma Komisyonu'nda konuştu: (1) başlıklı makalemizde Deprem, geri dönüşüm ve İstanbul hakkında bilgiler verilmektedir.